İçeriğe geç

Daha önce hiç bir sorunu,

Daha önce hiç bir sorunu, kimseyi üzmeden, üstüne bir de kahve içerek çözüme kavuşturmayı başaran bir arkadaşınız oldu mu? Bunu başaran o arkadaşın gerçekten “süper güçleri” var mı, yoksa bu işin sırrı sadece hangi dili konuştuğunda mı saklı? Çünkü çoğu zaman, bir problemin çözümünde sadece doğru kelimeler ve doğru yaklaşım yeterli olabiliyor. Ancak, bu dillerin de cinsiyete göre değiştiğini biliyor muydunuz?

Evet, arkadaşlar! Bugün erkeklerin çözüm odaklı stratejik yaklaşımlarından, kadınların empatik ve ilişki odaklı bakış açılarına kadar her şeyi bir kenara bırakıp, en önemli soruyu soruyoruz: Çare hangi dilde saklı? Haydi, biraz eğlenelim!

Erkeklerin dilinde, çözüm “hemen” gelir. Gerçekten de “hemen” derken, bir dakika içinde cevabı bulacaklardır, ancak bunu yaparken, çözümün doğuracağı tüm olasılıkları – muhtemelen de 10 adım sonrasını – düşünürler. Hani bazen şöyle bir yaklaşım görülür: “Aaa, hadi ama! Hemencecik çözüm bulamıyor musun?” sorusu, her zaman bir erkek için ‘Zihinsel Çözümleme Süreci’ni başlatan bir tetikleyicidir. Ama tabii bu, konuşmanın 10. dakikasında bir strateji şemasına dönüşür. Çözüm mü? Hâlâ düşünüyor!

Mesela bir erkek, sevgilisiyle buluşmaya gittiğinde, ona hediye almak için düşünmeye başlar. “Hediye mi?” derken, zihninde hemen bir liste çıkar: “Parfüm mü? Yok, parfüm hediyeleşmek için çok klişe! Kitap mı? Hm, okur mu? O zaman her şeyin başlangıcı olan çiçek!” Tabii, sonra o çiçekle beraber bir akşam yemeği rezervasyonu yapar ve tüm bu süreci en stratejik biçimde planlar.

Kadınların dili biraz daha “merhametli” ve “bize ait” bir dil gibidir. Her şey duygusal zeka ve empati etrafında döner. Problem ne olursa olsun, çözüm için önce durup birbirimizi anlamaya çalışırız. Ne de olsa, “Seninle bir şeyleri paylaşmak, birlikte bir çözüm bulmaktan çok daha güzel!” Evet, kadınlar önce bir araya gelir, bir gözyaşı döker, sonra da her şeyi çözüme kavuşturur. Ama çözüm bulunmadan önce, bu arada “seninle dertleşmek” meselesi bir kat daha önemlidir. Bu, problem çözmekten çok bir terapi sürecine dönüşür.

Bir kadının zihninde, çözüm süreci aslında şu şekilde işler: “Seninle bir problemim var, ama önce seninle biraz sohbet edeyim, hadi gel. Yahu, o nasıl oldu? O zaman, ben de sana bir örnek vereyim, sonra çözümü buluruz!” Yani çözüm, birbirimizin hayatlarını daha iyi bir hale getirme süreci haline gelir.

Kadınlar, sorunlarını samimi bir şekilde paylaştıktan sonra, tıpkı bir matematik problemini çözer gibi çözüm önerilerini sunar. Fakat tabii ki bu öneriler genellikle “seninle mi?” sorusunun etrafında şekillenir: “Hadi canım, bu konuda ne düşünüyorsun? Zaten bu sorun herkesin yaşadığı bir şey!”

Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımının yanında, kadınların empatik dilinin birleşimi, aslında tam anlamıyla çözümün doğduğu yerdir. Bir erkek, konuyu mantıklı bir şekilde analiz ederken, kadın her türlü duygusal soruyu sorarak problemin köküne iner. Bu kombinasyon, işte tam o an, “Çare”yi doğurur. Tabii, bazen biraz yavaş işler, bazen de oldukça karmaşık olabilir, ama neyse ki kahve her zaman hazırdır.

Bir erkeğin önerdiği çözümü, kadının empatik bakış açısıyla harmanladığınızda, daha sağlıklı ve etkili bir sonuç alırsınız. Bu noktada, belki de herkesin en çok yapması gereken şey, “ne düşünüyorum” kısmına biraz eğlenceli bir şekilde yaklaşmaktır. Çünkü çözüm her zaman bir “doğa olayı” değildir, bazen sadece iyi bir kahve ile bir araya gelmek, insanları en büyük problemlerden kurtarabilir.

Şimdi, bakalım! Sizce bu dillerin her birinin avantajları ne? Erkeklerin mantıklı stratejileri, kadınların duygusal bakış açılarıyla buluştuğunda nasıl bir sonuç çıkar? Yorumlarda görüşlerinizi bekliyorum! Her iki tarafın çözüm diline dair fikirleriniz var mı? Hadi, tartışalım!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
jojobet güncel girişholiganbet girişcasibomcasibom